MASALI GÖRÜNTÜLEMEK VEYA OKUMAK İSTİYORSANIZ BURAYA BASIN

Uzak diyarlarda, kimsenin bilmediği bir sır gizliydi: Gümüş Ay Vadisi. Bu vadinin derinliklerinde, kayıp bir şehir uyuyordu. Bu şehir, Ayın Fısıltısı adı verilen bir taşla korunuyordu. Ancak bir gece, taş kayboldu ve şehrin büyüsü zayıfladı. Vadinin sakinleri, şehri yeniden uyandıracak bir kahraman arıyordu.

Miran, köyünde sıradan bir çocuktu, ama kalbinde büyük bir merak taşıyordu. Bir gece, rüyasında Ay’ın ona şöyle seslendiğini duydu:
“Gümüş Ay Vadisi seni çağırıyor, Miran. Kayıp Fısıltı Taşı’nı bul ve şehri kurtar.”

Sabah olduğunda, Miran rüyasının peşinden gitmeye karar verdi. Yanına cesaretini, yıldız haritasını ve dedesinden kalma bir gümüş pusulayı aldı. Gümüş Ay Vadisi’ne doğru yola koyuldu.

Vadinin girişinde Miran, büyülü bir göl buldu. Gölün ortasında, suyun altında bir geçit parlıyordu. Ancak göl, su ejderhası Tarim tarafından korunuyordu. Ejderha Miran’a şöyle dedi:
“Geçmek istiyorsan, doğru sorunun cevabını ver.”

Tarim sordu: “Işıksız bir dünyada bana rehberlik eden nedir?”
Miran, düşünmeden cevap verdi: “Ay ışığı.”

Ejderha, Miran’ın doğru cevabına saygı göstererek geçitin yolunu açtı. Miran suyun altına dalarak geçidi geçti.

Geçidin sonunda, Miran eski bir harabeye ulaştı. Ay ışığı, harabelerin duvarlarına antik semboller çiziyordu. Miran, bu sembolleri takip ederek bir bilmeceyle karşılaştı:
“Gökyüzünde asılı, ama yere hiç düşmeyen nedir?”
Miran, tereddütsüz cevapladı: “Ay.”

Semboller bir anda parlamaya başladı ve Miran, Ayın Fısıltısı Taşı’nın saklandığı gizli odaya ulaştı. Ancak taş, zayıf bir ışıkla parlıyordu ve onu almak için son bir sınav daha vardı.

Taşın önünde, yıldızlardan yapılmış bir saat yer alıyordu. Saat, zamanı ayarlayarak taşın ışığını geri kazandıracak bir şifre istiyordu. Yıldızlar şöyle fısıldadı:
“Gece ve gündüzü birleştiren zamanı bul.”

Miran, yıldızları dikkatlice inceledi ve saati tam gece yarısına ayarladı. Bir anda, taşın üzerindeki ışıklar canlandı ve Ayın Fısıltısı eski gücüne kavuştu.

Miran, taşı alarak kayıp şehre döndü. Taşı yerine yerleştirdiğinde, şehir büyülü bir ışıkla doldu. Binalar yeniden yükseldi, vadinin halkı uykusundan uyandı ve hayat eski ritmine kavuştu.

Vadinin halkı, Miran’a minnettar bir şekilde baktı ve onu “Gümüş Ay’ın Koruyucusu” ilan etti.

Miran’ın cesareti, Gümüş Ay Vadisi’ne barış ve ışık getirdi. Ayın Fısıltısı, bir daha asla kaybolmadı ve şehrin halkı, yıldızlar altında sonsuz bir huzur içinde yaşamaya devam etti.